Takip etmek isteyenler için bir de sitesi var sevgili Duygu’nun, Tık-tık
Edebiyat, kültür ve sanat içerikli yazılarını keyifle okuyacaksınızdır 🙂
Kahve Kokulu Posta ♡
Bu güzelim, cânım kahve çekirdeklerini postanın içine iliştiriveren bal kız, naif insan tabiki Lila
Notunda belirtmiş,” kendimden bir parça hediye ediyormuşum gibi ” diye. Ben şimdi nasıl sevmem bu güzelim çekirdekleri, nasıl saklamam ömür boyu. Ve nasıl tazelemem burnumdaki kokularını 🙂 Kahveyi ne çok sevdiğimi söylememiştim daha önce sizlere. Söylüyorum, şimdi öncekinden de çok seviyorum!
Allahım! Bu ne mütüş bir karttır. Kahve çekirdeklerinden sonra kalbimden vurulmama neden olan bu minnoş kartı kendi elleriyle hazırlamış Canım Lila. Totoro’yu sevdiğimi görmüş ve bunun üzerine hazırlamış. Ne de ince düşünmüş öyle değil mi? Güzel insan, böyle tam Totoro kadar -büyük- sevgiler ve de teşekkürler sana! İçimdeki çocuğu pek bi sevindirdin zira 🙂
Bunlar da diğer kartlar. Hepsi birbirinden güzel yahu! Yanlarına da kitap ayracı iliştirmiş ki ben mutluluktan kanat çırpayım bulutlara. Yoksa başka türlü duramıyorum yerimde 😀
Bakın işte, özetle;
Bir insanı mutlu etmek bir posta ile pek tabii mümkün. Öyle büyük şeylere gerek yok. Yüreğinizi açmanız, misafir olmanız anılarına. Dost ve yoldaş olmanız, ufak detaylarla bir ömür elinden tutmanız… Çok kolay canım okur.
Nermincim,
Öncelikle geciktirmiş olduğum postan için özür diliyorum. Allah’ın izniyle en kısa zamanda elinde olur.
İlk defa göndermiş olmana rağmen, kendimi hiç yabancı hissetmedim postana. Uzun zamandır yolunu gözlediğim bir paket gibiydi. Her şey için çok teşekkür ediyorum. Yüreğine, emeğine sağlık 🙂
Kahve kokulu öpücükler ♡
MİM #2 | UYARLAMACA
1) Uyarlama dizi/film seyretmeyi sever misiniz? Ne sıklıkta uyarlama dizi/film seyredersiniz?
Pek sevmem maalesef. Bunun nedeni ise önce kitabı okuyup sonra uyarlamasını izlemem olabilir. Genel anlamıyla baktığımda okuduğum kitapları hayalimde kendimce uyarlamışımdır ben. İzlediğim uyarlamalar hayallerimdekiyle uyuşmuyorsa şayet üzülüyorum. Zira çok fazla etkilendiğim bir kitap benim için yeni dünyalara kapı aralamış oluyor ve uyarlamanın bu kapıyı kapatması söz konusu, çoğu zaman. İşte bu yüzden minik bir tavsiye, önce uyarlamayı izleyin. Sonra kitabı okuyun. Ya da iyisi mi uyarmaları izleyip hayallerinizin sınırlarını kısıtlamayın ve kendi hayal gücünüzle yeni sınırlar çizin 🙂
2)Şu zamana kadar en sevdiğiniz ya da başarılı bulduğunuz uyarlama film hangisiydi? Cevabı neye göre verdiniz?
Uçurtma avcısı! Başarılı bulmamın sebebi filmin kalitesinden ya da işlenişinden değil. Konusu…
Bir çocuğun hayatını, masumiyetini ve hayallerini neden kirletirler ki?
İçimde bir yer öylesine acımıştı izlerken. Ve ben o acının tadını hala hissediyorum.
3)Şu zamana kadar en sevmediğiniz veya başarısız bulduğunuz, uyarlamayı yapanlara “neden yaptınız bunu neden?” diye sorduracak uyarlama film hangisiydi? Neden böyle düşünüyorsunuz?
Ben öyle çok uyarlama izleyen biri değilim ne yazık ki. O nedenle sadece belli başlı eserlerin uyarlamasını izlemişimdir. Onlardan biri de ‘Şeker Portakalı’ydı. Ama hiç tat alamadım! Nefret ettim. Fazla kötüydü. Bilmiyorum neden? Belki bu kez filmin kalitesinden dolayıdır. Ya da Zeze’yi daha masum ve sevimli hayal ettiğim içindi.
4)Şu zamana kadar en sevdiğiniz veya başarılı bulduğunuz uyarlama diziyi nedenleri ile birlikte söyler misiniz?
Şüphesiz Sherlock! Bu konuda kesinlikle Elif’e katılıyorum. Adamlar yapmış arkadaş! Daha önce Sherlock uyarlaması izlememiştim. Dizisi ilkti. Ve iyi ki diyorum ilk olarak bunu izlemişim. Konuyu birebir ele alıp, kusursuz işleyen bir dizi. Her bölümde yok artık dedirtti. Harikaydı. Hemen şimdi açın izlemeye başlayın derim 🙂
5)Şu zamana kadar en sevmediğiniz veya başarısız bulduğunuz uyarlama diziyi nedenleri ile birlikte söyler misiniz?
Uyarlama dizi olarak sadece Sherlock’u izlediğim için bu soruya verecek bir cevabım yok :/ Bir öneriniz var ise yoruma bırakmanız beni mutlu eder 🙂
6)Diziye veya filme uyarlansa çok güzel olurdu, kesin izlerdim, uyarlanmasını isterdim dediğiniz bir kitap var mı?
Bence kitaplar diziye veya filme uyarlanmamalı. Benim kanaatim bu yönde. Her ne kadar seveni çok olsa da uyarlamaların, ben pek sevemiyorum. Ama dediğim gibi bunun sebebi benden kaynaklı olabilir. İlk önce kitabı oku sonra uyarlamasını izle. Hiç hoş olmuyor. Gerçi tam tersini denesem de fikrim değişmezdi 🙂 Bırakalım kitapların güzel dünyalarını uyarlamalarla kısıtlamayalım. Çünkü bir kitap milyon tane dünya demek. Her okuyan farklı yerlere kanat çırpar. Oysa uyarlamalar herkesi aynı yere götürmekte…
İlk Kolaj Çalışmam
Onarıl-a-mayan Kırıklar
Nedir bu onarıl-a-mayan kırıklar?
Sıradan bir kol ya da ayak kırığı gibi bir şey mi?
Sanmam!
Kırılan bir kalp bir gönül ise şayet onarıl-a-maz. Onun dışındaki tüm kırıkların onarılması mümkün Allah’ın izniyle. Ama gerçekten, ağızdan öylesine çıkan sözlerin bir kalbi ne denli yaraladığı pek mühim ve üzerinde özellikle durulması gereken bir mesele. Demeyin ki onun da çaresi var, bir hediye bir çift güzel sözle onarılması mümkündür. Değildir efendim. Açık net! Kendimizi kandırmayalım.
Nasıl bu kadar emin olabilirsin diye mi soruyorsunuz. Buyrun cevabı;
Ben de bunun -onarım eyleminin- imkansızlığını kırdığım kalplerden değil kırılan kalbimden öğrendim. Kırdılar kalbimi evet. Gönlümü darmadağın ettiler. Sonra da hiçbir şey olmamışcasına devam ettiler. Mühim değil. Ben buna kendim için göz yumarım. Yumdum da. Ama bir başkasına bunu yaşatmaktan korkuyorum. Kim bilir kaç kalp kırdım düşüncesi çıkmıyor şu sıralar aklımdan.
Demeyin ki ne yaşadı da böyle büyük laflar ediyor. Bir söz, ufak bir hareket yetiyor insan kalbini hırpalamaya…
Mesela diyorum, güzel bir hediye hazırlasam kalbini kırdığım herkese. Gönül alsam. Bir umut onarılma belirtisi gösterse kırdığım kalpler, bozguna uğrattığım gönüller. Sonra da diyorum ki, kandırma kendini Ayşenur. Kalp kırmanın hediyesi mi olur! Olmaz pek tabii. Dedim ya öyle kolay bir mesele değil bu.
Lakin pes edip o kalbi öylece bırakmak da olmaz.
Bunun için özel çaba sarf etmeli.
Evvela kirlenen kalplerimizi temizlemekle başlamalıyız. Zira bir söz bir düşünce insanın kalbinden doğar. Hal böyle olunca kire günaha bulanmış kalpten nasıl güzel sözler beklenir? Sorarım size, var mıdır günaha bulanmış sözün ve düşüncenin telafisi? Sanmam. Telafi ettik sanarız sadece. Yoksa o kalp o izi hep taşır. Ama bilmeyiz ki o kalpte Allah var. Der ya Yunus Emre Hazretleri,
Dilimize sahip olduk mu yıkım değil nice inşalar gerçekleştiririz. Dil güzel şeyler söylemeli. Odur onun vazifesi. Peygamberimiz Efendimiz buyuruyor ki,