


7. Hangisini tercih edersin? Gün doğumu ya da gün batımı ?
Sorumuzun cevabına gelince;
Gün doğumunu da batımını da binalar arasında seyretmek çok zor oluyor benim için. Ne doğarken ne batarken yakalayabiliyorum. Ama şu sıralar bol bol yakalıyorum her ikisini de 🙂 O sebeple ben de birçoğunuz gibi ikisi arasında seçim yapamıyorum ve her ikisini de tercih ediyorum, olur dimi? 🙂
Selamlar,
Altıncı güne gelmişiz. Ne çabuk 🙂
Herkese merhaba!
Bugün günlerden Ezgi! Sabah saatlerinde Zeynep’in mesajıyla haberim oldu. Çok hoşuma gitti. Burada insanlar birbirini seviyor, önemsiyor. Birbirlerine kıymet veriyorlar, dedim kendimce. Gerçekten öyle. Bu vesileyle beni bu güzel haberle neşelendiren Zeynep’e evvela teşekkür ederim.
Ve Ezgi 🙂 Bir doğum günü mesajından çok daha fazlasını hak ediyorsun fakat bu mesajların dahi insanda çok güzel izler bıraktığına çok kez şahit oldum. Bazen bir hediyenin veremediği mutluluğu gönülde yazılmış satırlar verebiliyor. Umarım yazdığımız satırlar sana güzel bir anı olarak hediyemiz olur;
Sevgili Ezgi,
Seni henüz tanıdığımda neşeni ve enerjini çok sevmiştim. Yazdıkların, etrafına saçtığın mutluluk, güzel olan her şeyi paylaşma arzun, kelimelerinle gönüllerde yer edinmen… Şahsım adına her birinin hayatımda çok kıymetli bir yere sahip olduğunu söylemek istiyorum. Zira senden çok güzel şeyler öğrendim. Buranın bana kattığı güzelliklerden birisin.
Neşen hiç solmasın, gülüşlerin daim olsun, güzellikler peşini bırakmasın. Yeni yaşın bir öncekilerden daha hayırlı olsun. İyi ki doğdun, iyi ki varsın ve iyi ki tanıdım seni.
Sevgilerimle, Ayşenur 🙂
Günün sorusuna gelecek olursak,
Selamlar 🙂
Bugün erkenden kalkıp taş fırın yapma işine koyulduk. Şimdi işten ufak bi kaçamak yapıp yazımı yazmaya geldim. Akşam da sizleri ziyarete geleceğim çünkü 🙂
Bugün sorusu en sevdiğimden. Zira antika eşyalara özel bir ilgim var. Kendi evim olsa heralde çoğunluğu bu eşyalar doldururdu 🙂 Annem beni evden atmasın diye de birkaç tanesiyle yetiniyorum şimdilik 🙂
Aralarından en sevdiğimi paylaşacağım bugün sizinle. Daha önceki yazılarımdan birinde paylaşmıştım kendisini, şimdi yeniden tazeleyelim ;
Selamlar 🙂
Selamlar!
İkinci günün sorusu ile devam ediyoruz 🙂 Yayınlamakta biraz geciktim. Çünkü bahçe işleri şu sıralar baya yoğun ilerliyor. Ayın eskisi yenisi ekim işlerinde önemli bir hususmuş. Biz de takip edip, elimizden geldiğince uygulamaya çalışıyoruz 🙂 Bu güzellikler de bugünden. Dağlara bayırlara çıktım. Mis gibiler, tazecik. Kekik gibi nefis bir bitkinin çalıdan yeşertiliyor olması, ahh ne güzel bir nimet!
Gelelim sorumuzun cevabına;
Şu sıralar başından kalkmadığım bir köşem var 🙂 Ama en sevdiğim köşem diyemeyeceğim maalesef ki. Şöyle bol ipli, yumaklı, kumaşlı bir köşeye ihtiyacım var. Ama malum öğrencilik 🙂 Ders çalıştığım minik bir masam var, katlanabilir taşınabilir. Genellikle yerde oturarak kullandığım. Bazen rahat çalışmak istediğimde yatağımın üzerine aldığım ama çoğunlukla yerde kullandığım…
Dedim ya en sevdiğim değil ama en çok uğradığım köşe. Bakmayın şikayet edercesine yazdığıma. Aksine seviyorum bu yoğunluk ve yorgunlukları. İlerde hatırlayacağım güzel anlar olarak kalacaklar. Minik masamı da yanımda bahçeye getireceğim hem. Güzelleştireceğim onu da.
Hem gözüme hem de gönlüme hitap etsin dimi ama?
Yeni gelen arkadaşlar için kısaca kendimi tanıtacak olursam;
Ekşi mayalı ekmek serüvenimiz kardeşimle başladı. Onun bu alana olan ilgisi ve becerisi bizi kendine hayran bırakıyor. Nefis kokusu ve tadı damaklarda kalan bir lezzeti var. El lezzeti olduğu kadar yapım aşaması, hammadesi de önemli bir etken. Bu konuda özellikle ekşi mayalı ekmeğin yeri çok başka. Beyaz ekmeğin bilinen zararlarının yanı sıra şifa gibi bir ekmek, ekşi mayalı ekmek.
Biz de kardeşimle bu ekmeğin tarifini sizlerle de paylaşmak, şifasından faydalanmanıza vesile olmak istedik. Reçetenin asıl sahibi Tartine Bread kitabının yazarı Chef Chad Robertson. Çevirisi Pınar Hanım’a (pinarsdesserts) ait.
Evinizin içini mis gibi kokularla dolduran ekmeğin tadına bakmak vakti 🙂 Afiyet şifa olsun. Anlatamadığımız eksik bir nokta varsa şayet yorum bırakabilirsiniz.
Ayrıca kardeşimin diğer tarifleri için https://beyzayilmaz.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz 🙂
Sevgilerimle, Ayşenur.
Bir şeyler üretmek istiyorum, hayatıma yenilik katmak, farklı şeyler denemek… Bu blog da benim için üretmenin, yeni anılara sahip olmanın ve deneyebileceğim yeni şeylerin kapılarını aralıyor. Tüm bunlar için ilk basamak gibi.
Sizlerle nice güzellik paylaşmak ve sizlerin anılarına dokunmak istiyorum. Ördüğüm bir broşun tarifi ile yüzünüzde tebessüm olmak, yanınızda gezmek… Tarif edilemez bir güzellik bu.
Esasen iki tarif paylaşmıştım sizlerle ancak site ile alakalı bir aksilik olduğu için silindiler. Yeniden yazmaya ve yenilerini oluşturmaya başladım.
Neydi, “Yeniden Başlamalı”
Her ne olursa olsun yılmadan yorulmadan yeniden, bir daha deneyerek başlamalı. Nereden başlayacağımızın bi önemi yok. Önemli olan başlamak. Adım atmak…
Ben de yeni bir şeyler denemek, vaktimi bereketlendirmek, güzel şeylere vesile olmak niyetiyle daha önce yapmadığım şeyler yaparak başladım bu yolculuğa. Silinen yazımda da bahsini etmiştim. Madem artık yok, şimdi yeniden bahsedeyim;
Çocuklar yararına bi workshop/atolye çalışması düzenledik. Gülüşü cennet çocuklar için ördük. Benim için çok kıymetli bir çalışmaydı. Vesile olan, yanımda olup desteğini esirgemeyen dostlarıma çokça teşekkür, nasip eden Rabbe hamd-ü senalar. Belki yeni bir yazıda yeniden uzunca bahsederim size de.
Velhasıl, yeniden başlamak nefis bir duygu. Yeni bir şeyler denemek, heybemize yeni anılar eklemek. Nefis!
Yeniden başlamalarımız hep hayr üzere olsun.
İçimize umut tohumları ekecek bir güzel şarkı;
Sevgiyle kal cânım okur.